Sabahın
erken saatlerinde Mumbai Bandra Terminalde olduk. Şehir içine sadece taksilerin
girmesine izin verildiği için, bir taksiye bindik, pazarlıkla 600 rupiye
anlaşarak, dört terminalden biri olan
Mumbai CST (Chhatrapati Shivaji Terminus) terminale geldik. Buranın eski adı
Viktorya Terminalmiş. İstasyonda neredeyse hiç aralıksız işleyen 18 adet peron
var. Her gün 35 adet, 4 adet tren de haftada 3 gün kalkıyor, transit geçen
trenler hariç. Diğer 3 istasyonun durumu nedir bilmiyorum ama Mumbai CST’den
günlük yaklaşık 35 milyon kişinin ulaşımı sağlanıyormuş.
|
Mumbai Chhatrapati Shivaji Terminus(Viktorya Terminal) |
Eşyalarımızı
emanete verdikten sonra, caddeye çıktık. Sabahın erken saati olmasına rağmen,
her yıl yapılan bir maraton nedeniyle caddenin çok kalabalık olduğunu gördük.
Caddenin büyük bir bölümü trafiğe kapatılmış, bando ekibi müzik yapıyordu. Bir
taksiye binerek turistik bir mekan olan Kolaba Street’e gitmek istedik. Mesafe
yakın olmasına rağmen, taksici 250 rupi istedi, vermedik. Başka bir tanesi 50
rupi dedi. Kısacası pazarlık yapmazsanız, fazla para ödersiniz.
|
Gece Mumbai CST |
Mumbai (eski
adıyla Bombay), Maharaştra eyaletinin başkenti. Portekiz’liler kente Bom Bahai,
İngilizler Bombay adını vermişler. Hindistan’lılar ise 1995 yılında kentin
adını değiştirerek, Tanrıça Mumba’dan türetilmiş Mumbai adını vermişler.
Hindistan’ın ticaret, finans ve kültür başkenti kabul ediliyor. 20 milyona
yakın insanın yaşadığı, liman kenti olan Mumbai, dünyanın en kalabalık 3
kentiymiş. Hindistan’ın sinema endüstrisi Boolywood bu kentte yer alıyor. Bu
nedenle sinema sanatçılarının büyük bölümü de bu kentte yaşıyor. Bu arada
Mumbai, İzmir’in kardeş şehriymiş.
Kolaba Street
turistlerin ve turistik mekanların olduğu bir yer. Sabah erken saat olduğu
için, sokaklar oldukça sakindi. Önce Gateway of İndia denilen yere gittik. Kral
V. George ve Kraliçe Mary’nin Hindistan’a gelişi onuruna yapılmış olan bu kapı,
İngilizlerin hakimiyetini ve gücünü göstermek adına inşa edilmiş. 5 tane girişi
bulunuyor. 1924 yılında yapımı tamamlanan bu Hindistan kapısının hemen
karşısında, İngiliz yönetimine karşı, gerilla hareketi başlatan Cahhatrapati
Shivaji Maharaj’ın heykeli yer alıyor. Tezatlıkların birlikte yaşandığı bir
ülke burası…J
Sabah saatlerinde fotoğraf çektiren az sayıda insan, çok sayıda kuş vardı.
Kuşlar, kendilerine yem veren kişilerin elinden çekincesizce karınlarını
doyuruyorlardı. Bir an İstanbul’daki Yeni Camii gözlerimin önünde canlandı. Bir
süre gezdikten sonra, ara sokaklarda dolaştık. Sabah koşusunu yapan yabancılar,
gazete satıcıları, işyerlerini açmaya başlayan insanlar günün başladığını haber
veriyorlardı.
|
Gateway İndia |
İngiliz
mimarisinin Bombay’daki güzel örneklerinden biri olan Tac Mahal Otel, denize
bakan köşe başında haşmetli bir görüntü sergiliyordu. Kasım 1998 yılında
bombalanan, 164 kişinin öldüğü, 300 kişinin yaralandığı Tac Mahal otel,
acılarını unutmamış ancak yaşamın devam ettiğini gösterir bir şekilde, bütün
ihtişamıyla karşımızda duruyordu. Sahilin sonlarına doğru geldiğimizde,
yoksulların yaşadığı bölgeye geldik. Kirlilik ve pisliğin kokusu bulunduğumuz
yere kadar geliyordu. Sabah taksi ile geçtiğimiz bir bölgede, bir duvarın
dibinde perde ve teneke ile kapatılmış bölmeler görmüştük. Taksici, onların
fakirler olduğunu ve orada yaşadıklarını söylemişti. Kolaba Streetin alt
kısmındaki bu bölgede de benzer görüntüler vardı.
|
Güvercinlerin beslenme saati |
|
Kargalar ekmekleri havada kapıyordu |
|
Tac Mahal Otel |
Ana caddeye
çıktığımızda, İngiliz mimarisini değişik örnekleri karşımıza çıktı. Galler
Prensi Müzesi, Modern Sanat müzesi, Halk Kütüphanesi muhteşem mimari
yapılarıyla dikkat çekiyordu. Her biri sanat eseri niteliğindeki bu yapılar,
İngilizlerin Mumbai’ye verdikleri önemi de gösteriyordu. Müze bahçesinde bir
süre dinlendikten sonra, caddeyi dolaşmaya çıktık. Caddenin her iki tarafı
satıcılarla doluydu. Bir sanat galerisi, hemen önünde sanatçıların kendi
eserlerini satmaları için onlara stand vermişti. Mağazaların ön kısımlarında
satıcıların tezgahlarını açmışlardı. Bu görüntü çok hoşumuza gitti. Kıskançlık
yok, değer vermek ve saygı duymak var. Hindistan’ın hoşgörü ve saygısını bir
kez görmüş olduk.
|
Sokakta da uyunur |
|
Burada yaşanıyor |
Caddede minik
bir
kız çocuğu ip cambazlığı yapıyordu. Fotoğrafını çekmek istediğimde bana
eliyle para işareti yaptı. Elimdeki parayı gösterince gülümsedi ve ip üstünde
yürümeye başladı. Ablası da elindeki davulla ona ritim veriyordu. Bu arada bir
parkın içinden geçerken bir ufaklık geldi ve para istedi (elbette 10 rupi),
vermeyince koluma vurdu ve gülerek gitti. Benim payıma da şaşkınlık içinde
gülmek düştü tabii…
J
|
Cambaz kız ve ablası |
|
Çeşme |
Akşamüstü
Gateway İndia’ya yeniden geldiğimizde müthiş bir kalabalık vardı. Sabah gördüğümüz
kuşların çok azı kalmıştı tabi. Satıcılar, fotoğrafçılar, gösteri grupları, çay
satıcıları, ünlüler, tekne gezisi yapanlar mahşeri bir kalabalık oluşturmuştu.
Bu arada belediye bandosu da müzik yapıyordu.
Mumbai’de
gezilecek çok fazla yer var, anc
ak bizim programımızda burası yoktu ve sadece
12 saatimiz vardı, bu nedenle görülmesi gereken birçok yere gitmedik. Bir
sonraki sefere Mumbai kesinlikle programımız arasında yer alacak.
|
Galler Prensi Müzesi |
Akşam
karanlığı çöktüğünde bir çin restoranında yemek yedik ve tren istasyonuna
döndük. Yolumuz son durağımız olan Goa’ya. Deniz ve güneş bizi bekliyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder