17 Mart 2013 Pazar

Agra-Tac Mahal'in Kenti


            Sabah trenimiz tam saatinde Agra’ya doğru hareket etti. Gündüz yolculuk yapmayı aslında sevmiyorum ama yapacak bir şey yok. Sıradan bir yolculuk olacak diye düşünürken, kompartımanın içinde hareket eden bir şey gördük. O da neeeee…FAREEEEE… Üstelik öyle fındık faresi falan değil, irice bir şey. Daha önce de böyle bir şey görmüştük ama minicik bir şeydi. Bunu kondüktöre söylediğimde; “insanlar yemek yiyorlar, oluyor öyle şeyler” demişti. Neyse ki yolumuz az kalmıştı ve ayaklarımı koltuğun kenarına çekerek son yarım saatlik sürenin geçmesini bekledim. 
             Agra Canton istasyonuna ulaştığımızda, bizi otele götürecek görevli, trenin hemen önünde bizi bekliyordu. Arabayla 15 dakikalık bir yolculuktan sonra otelimize geldik. Otelimiz Tac Mahal’e oldukça yakın, “Aman Home Stay” adında butik otel diyebileceğimiz bir aile işletmesi. Alt kattaki 2 odada işletmeci aile yaşıyor. Burası bir otel, ama aynı zamanda bir Hintli ailenin de yaşadığı yerdi. Böylece aile ortamını da görmüş olduk aslında. Akşamın geç bir saati olduğu için dışarı çıkmadık, yemek istedik. Aman’ın annesi, yani otel işletmecisi, bize yemek hazırladı. Mamy (biz ona Suna abla adını taktık) bize patatesli karnabahar, peynirli capsicum (dolmalık biber), pratha (bir çeşit gözleme) ve pilav hazırlamıştı. Sıcacık gülümsemesi ve içten tavırları ile Suna abla (Aman’ın annesi) yüreğimizi ısıttı. Akşam yemeği için 500 rupi ödedik. Şimdiye kadar ödediğimiz en yüksek fiyattı bu ama çeşitte o doğrultudaydı.
Tac Mahal ana giriş
            Agra, Tac Mahal’le övünen ve gurur duyan bir kent. 2 tane tren istasyonu var, kalabalık bir şehir (Hindistan’da kalabalık olmayan yer yok diyebiliriz aslında). Yollarda İngilizlerle yürütülen özgürlük mücadelesinde önderlik etmiş kişilerin heykelleri vardı, bunlardan biri de genç bir kızın heykeliydi. Bununla gurur duyuyorlar. Babür İmparatorluğunun egemenliğinde uzun süre yaşamışlar ve bu dönemden kalan eserleri dikkatle koruyorlar.
            Tac Mahal, Babür İmparatorluğunun 6. hükümdarı, Şah Cihan’ın eşi Ercümend Banu Begüm (Mümtaz Mahal) adına yaptırdığı, dünyada aşk için yapılmış en büyük anıt türbe. Dünyanın yeni 7 harikasından biri olarak kabul edilmiş. Bu nedenle güvenlik önlemleri oldukça fazlalaştırılmış. Tac Mahal içeride anıt türbenin dışında camii, müze ve çok amaçlı yapılar bulunan bir kompleks. Kompleksin içinde sigara içmek, yiyecek ve içecek bulundurmak, video çekimi yapmak, evcil hayvanla girmek yasak. X Ray cihazından geçtikten sonra, bir kez de polis tarafından üstünüz aranarak girebiliyorsunuz. Yasaklanmış şeylerden herhangi biri üstünüzde çıkarsa, emanet kısmına kadar gidip, yasak olan şeyleri teslim etmeniz isteniyor. Giriş ücreti 750 rupi. İstenirse bu biletle aynı gün içinde olmak koşulu ile Agra’daki diğer turistik yerlere de (Agra Kalesi, Cammu Mescit) girilebiliyor. Ödenen ücret karşılığında küçük bir şişe su ve türbede giyilmek üzere bir çift galoş veriyorlar. Biz diğer yerlere gitmedik, günün büyük bölümünü orada geçirdik.
Tac Mahal

      Tac Mahal, Yamuna Nehri kıyısında oldukça büyük bir alana kurulu. Kırmızı taş ve beyaz mermeri muhteşem bir şekilde birleştirmişler. Taş işçiliğinin görkemli örneklerini barındırıyor. 1983 yılında, dünya kültür mirası olarak kabul edilmiş Tac Mahal’in duvarlarında parlak, ince, mavi damarlı beyaz mermer kullanılmış. Mermer duvarlarda akik, sedef, ve firuze taşlarla süslemeler yapılmış.


İç duvarların süslemesi
Beyaz mermerin parlaklığı, bahçeye girdiğiniz andan itibaren gözlerinizi kamaştırıyor. Türbenin içindeki akustik, fısıltıların bile duyulmasına sağlayacak şekilde. Söylendiğine göre, ses 7 kez yankılanıyormuş, açıkçası test etmedim. Şah Cihan ve Mümtaz Mahal’in sandukaları türbenin içinde yan yana bulunuyor. Asıl lahitler ise türbenin alt katında bulunuyormuş.
Tac Mahal’in bahçe düzenlemesi ve türbenin etrafındaki alan da son derece görkemli. Muson yağmurlarının, yapıya zarar vermesi için özenle tasarlanmış su giderleri yapılmış. Kubbelerin üstünde özgürce uçan kartallar da görülmeye değerdi.
Kompleksin girişindeki sağ taraftaki alanda, Tac Mahal’i ziyaret eden ünlülerin fotoğrafları bulunuyordu. Bu fotoğraflar arasında başbakan Bülent Ecevit ve Rahşan hanımı görmek hoş duygular uyandırdı. Sol tarafta ise Hindistan’ın arkeolojik geçmişi ve yaşamış uygarlıkları tanıtan panolar yer alıyordu, önemli bilgiler edindik.
Restorasyon için taşlar işleniyor
Yamuna nehrinin kıyısındaki kuş çeşitliliğini gözlemek de ilginçti. Kuşlar nehrin kıyısında sakin bir şekilde dinleniyorlardı. Kuş bilimciler (ornitologlar) için önemli bir merkez olduğunu düşündük.
Güvenlik görevlisi ihtiyaç molasında
Güvenliğin bu kadar önemsendiği bu güzel yapının çevresindeki kirlilikte aynı ölçüde görkemli…L Her yerde at ve deve pislikleri dolu. Yemek yenilen alanlardaki atıklar, çöpler ve ortaya çıkan koku midemi bulandırdı. Görüntü rahatsız ediyor. Özellikle içerideki güvenlik görevlilerinin mekana gösterdikleri dikkat ilgimi çekti.
Otelden eşyalarımızı almaya döndüğümüzde aileyle biraz sohbet ettik. Yanımızdaki nazar boncuğunu hediye ettik, Mamy’de bize tanrı Ganej’in biblosunu hediye etti. İyi dileklerle ayrıldık. Yolları açık, kazançları bol olsun.
Tren istasyonunda beklerken raylar arasında çekincesizce dolaşan farelerin görüntüsü rahatsız ediciydi. Ancak bir süre sonra gökyüzünde aşağıya doğru süzülen bir kartal, en büyüklerinden birini kaptı ve yükseldi. Sanırım böyle bir görüntüyü bir kez daha yaşama şansım olmayacak…J
Bu arada komik şeylerde oluyor elbette. Örneğin otelden eşyalarımızı almak için bir rikşaya bindik. Yanımıza yaklaşan başka bir rikşanın sürücüsü, binmiş olduğumuz araçtan inip onun aracına binmemiz için bizi ikna etmeye çalıştı. Hep birlikte güldük tabi…J Bir başka komik olay daha anlatayım. Tren istasyonuna erken gittik, dışarıda bekliyorduk. Her zamanki gibi yanımıza yaklaşan birileri oldu tabii. Taksi ister misin, rikşa ister misin diye sormaya başladılar. İstemediğimizi, tren biletimiz olduğunu söyledik. Kendinden son derece emin olan bir tanesi trene binmememiz ve onun taksisiyle gitmemiz konusunda bizi ikna etmeye çalıştı. Bizi daha rahat bir şekilde, 5000 rupiye Ajmer’e götürecekmiş. Güler misin, ağlar mısın dediğimiz bir durumdu. Bu durumu yaşayınca istemsizde olsa Hindistan’ın sıradan halkı akıllı düşünemiyor yorumuna varıyorsun.
Sonraki durağımız Rajastan Eyaletinin kutsal kenti Puskar.