19 Şubat 2013 Salı

Pakistan Taftan Çölü


01.01.2013
            Sabah 05.30 da Zahedan’da olduk. Otobüste tanıştığımız mühendisle birlikte bir dolmuşa bindik, kişi başı 1500 tümen ödeyerek Feleke meydanında olduk. Feleke meydanında araç değiştirmemiz gerekiyordu. Feleke meydanı ile Mirjaweh sınır kapısı arasında 90 km mesafe var. Bindiğimiz dolmuş şoförünün bildiği birkaç kelime İngilizce ile anlaşmakta zorlandık. Bazargan sınırından itibaren Zahedana kadar Türkçe anlaşabilmek mümkündü, Belucistan topraklarına gelince durum değişti. Kendimi dünyanın başka yerinde, yabancı gibi hissettim…J Şöyle bir şey olsa, beyinde bir noktaya dokunsak ve o dili anlamaya ve konuşmaya başlasak ne güzeeellll olurdu…J
Bu arada 2 yolcu daha gelinceye kadar 20 dakika kadar bekledik. Araç dolunca hareket ettik. Araçtakilerden birinin sınır ticareti yaptığı her hareketinden anlaşılıyordu.
Sınır kapılarında yaygın olarak yapıldığı söylenen bu ticaret türünü görmeden düşlemek aslında zormuş. Ellerinde torbalar dolusu eşya ile diğer tarafa geçmeye çalışan kişiler, torbalarının bir kısmını elinde daha eşya olan kişilerin geçirmesi için onları ikna etmeye çalışanlar, birilerinin sırasını umursamaz bir tavırla alıp, öne geçmeye çalışanlar, vs vs. Ufak farklılıklar olmakla birlikte insan her yerde insan.

Taksi dolmuşla sınıra doğru yol alırken, birkaç polis noktasında kontrol yapıldı. Sınırdan önceki son polis kontrol noktasında bizim turist olduğumuzu öğrendiklerinde, pasaportlarımızı elimizden aldılar. Önce ne olduğunu anlamadık, söylediklerinden sadece “güvenlik” sözcüğünü anladık. Araç ve içindeki yolcularla birlikte, hemen arka tarafta bulunan karakola gittik, bir takım yazılar hazırladılar, yanımıza çok az da olsa İngilizce bilen bir asker verdiler. Askeri de arabaya aldık ve sınıra geldik. Turist olduğumuz ve yanımızda asker olduğu için geçiş sırasına girmeden arka tarafa geçtik, beklemeye başladık. Elektrikler saat 09.30 da geleceği için işlemlerimizin yapılmasını beklememiz gerekiyordu. İran’da geçiş işlemleri bilgisayar aracılığıyla yapılıyor. Eskiden bu karakol ilkel koşullardaymış, birkaç yıl önce yenilenmiş. Mirjaweh sınırında görevli polislerden biri Türkçe bildiği için, iletişim kurmak ve derdimizi anlatmak sorun olmadı. Ayrıntılı bilgi alamamamız rağmen, birkaç gündür turistlere yönelik güvenlik önlemlerinin artırılmış olduğunu öğrendik. Bunun nedenini daha sonra ayrıntılarıyla öğrenecektik elbette…L

Taftan Polis karakolu şefi
Elektriklerin gelmesinin ardından İran’dan çıkış işlemlerimiz tamamlandı ve tel örgülerle çevrili koridordan yürüyerek Pakistan tarafına Taftan’a geçtik. Bu arada yanımızdaki asker diğer taraftaki askere bizi teslim edinceye kadar bize eşlik etti.
Pakistan Taftan sınırında bize eşlik eden polis memuru ile birlikte üç ayrı noktada giriş işlemlerimiz yapıldı. Pakistan sınırında ilk girdiğimiz büroda fotoğraflarımız çekilerek bilgisayarla kaydımız yapıldı, diğer bürolarda işlemler deftere kayıt ederek yapıldı.

Size Taftan’dan söz etmek istiyorum. İran’da 1600 km’lik kısmını geçtiğimiz çölün, şimdi Pakistan tarafındaki 650 km’lik kısmı karşımızdaydı. Her yer boz renkli topraktı. Yaklaşık 30 km uzakta görünen dağın arka tarafı Afganistan’dı. Etrafta kafaları bizim puşi dediğimiz örtü ile sarılı, yüzleri soğuk ve rüzgârdan yanmış, kapkara gözleri ile size sıcacık gülümseyerek bakan insanlar dolaşıyordu. 




Taftan'lı bir genç
Manav çırağı

Taftan sokakları




    Su az, toz-toprak çok. Devlet dairesi olarak kullanılan yapılar tek katlı ve kerpiç. Evler yine aynı şekilde tek katlı, kerpiçten yapılmış, yan yana sıralanmış şekilde. Her yer boz toprak rengi. Her yer çöp içinde. Bu insanların yaşamında renk manav tezgâhındaki meyve ve sebzelerle sınırlı. Bir de araçları ve giysileri renkli. Sanırım boz toprak renginde yaşadıkları için otobüsleri, kamyonları ve giysileri bu kadar çok renk içeriyor. Taftan, Belucistan eyaletinin sınırlarında olduğu için Urduca ve Beluçca konuşuluyor. İngilizce bilen kişi sayısı da oldukça yüksek. Tiryak denilen bir tür ot çiğniyorlar, bu madde hiç ağızlarından eksik olmadığı için konuşmalarını etkiliyor ve anlaşılabilirlik güçleşiyor.


Bizim güvenlik görevlimiz
Kayıt işlemlerinin ardından yanımızdaki polis, fazla zaman olmadığını söyleyerek acele ediyordu. Fiyat araştırması yapamadan gördüğümüz ilk kişiden para bozdurarak Pakistan rupisi aldık. Bu arada eşim eskiden tanıdığı bir kişiyi gördü, onunla birkaç sözcük konuşabildi, polis güvenlik diyerek acele ediyordu. Sonunda birkaç metre uzaklığındaki polis merkezine geldik. Orada da bir deftere kaydımız yapıldı, Quetta’ya kadar yanımıza silahlı bir polis verileceği, polisin bize şehre kadar eşlik edeceği söylendi. Polisle birlikte otobüs biletimizi almaya gittik. Taftan’dan Quetta’ya geleneksel Pakistan otobüsü ya da Toyota pikapla gidilebiliyor. Fiyatı daha uygun olduğu için biz otobüsü tercih ettik. Otobüs firmasında kişi başı 1000 Pakistan rupisi, 1500 rupi de bize eşlik edecek polisin gidiş dönüş ücreti, toplam 3500 rupi ödedik (sonradan bunun kafalarına göre bir rakam olduğunu anlayacaktık ancak, yapılabilecek fazla bir şey de yoktu elbette). Çarşı denilen yerde dolaştık, tabi polis memuru Muhammed’le birlikte. Bir gölge gibi yanımızdan hiç ayrılmadı. Biz çarşı da dolaşırken geleneksel çok süslü Pakistan otobüsleri yola çıkmaya hazırlanıyordu. Otobüslerin üstü yolcuların bagajları ve Quetta’ya gidecek yüklerle dolduruluyordu.
Otobüs yolculuk için hazırlanıyor
          Karakola ilk girişimizde içeride güneşin altında oturan, sigara içen birçok genç vardı.  Karşımızda da kapıları demir parmaklıklı bir kaç tane bölüm vardı. Bunların cezaevi koğuşu olduğunu daha sonra anladık. Gördüğümüz bu genç insanlar pasaportsuz olarak İran'a girdikleri için Zahedan’da tutuklanıyor ve Taftan karakoluna iade ediliyorlar. Bu genç insanlar bu karakoldan da Quetta’ya cezaevine gönderileceklerdi. Otobüs karakolun önüne geldiğinde önce biz bindik, sonra bu gençler bindirildiler. Üstelik 20 kişilik yere 50 kişi oturtularak. Otobüsün içindeki manzara görülmeye değerdi. Tutuklu olan bu gençlerde kelepçe veya onları zorlayıcı hiçbir şey olmamasına rağmen, başlarındaki görevlinin sözünün dışına hiç çıkmıyorlardı. Öyle ki tuvalete giderken, görevli “geri dönün” dedi, onlarda yerlerine oturdular…
Karakoldaki tutuklu gençler

Mola yerindeki lokanta
Kamyonlar geceyi süslüyor
Pakistan otobüsleri olumlu yönden bakarsanız şenlik, olumsuz bakarsanız felaket diye tanımlanabilir. Otobüslerin ısıtma sistemi yok, soğutma sistemi de açık ya da kırık camlar. Camlar kırık olabilir, bunu kontrol etmeniz gerekli. Yanınızda battaniye olmazsa durum sizin için zor olabilir. Ancak otobüslerin dış süslemesi muhteşem, her biri tablo gibi süslenmiş. Tutuklu gençler onlar için ayrılmış 20 kişilik yere 50 kişi oturdular. Başlangıçta otobüste biri ben 2 tane kadın vardı ve otobüs koltukları dolu olarak kalktı. Yolculuk ilerledikçe otobüse durmaksızın yolcu alınmaya devam edildi, kadın sayısı da arttı. Otobüsün koltuk araları, ön taraf her yer insan doldu. Otobüste su veya çay ikramı diye bir şey yok elbette. Sürücünün yanında bir testi var, susayan olduğunda arka taraftan biri öne geliyor, testiyi ve bardağı alıyor, orta kısım insan dolu olduğu için, koltuk kenarlarına basarak arkaya suyu götürüyor, sonra yine aynı şekilde testi öne getiriliyordu. Böyle bir deneyimi daha önce yaşamadığım için sinirlerim bozuldu. Şunu da belirtmeliyim, Pakistan’lılar saygılı insanlar, yabancıları rahatsız etmemek için onlara geniş hareket alanı bırakıyor, kendileri daha sınırlı alan kullanıyorlar. Otobüste arkamızda oturan Nedim, İstanbul ve Atina’da 8 yıl yaşamış, mola yerinde ve ilerleyen saatlerde karşılaşacağımız durumlarda çevirmenlik yaparak iletişim kurabilmemizde yardımcı oldu. Mola yeri dediysem İran’dakinden daha kötü koşullardan söz ediyorum. Türkiye’deki en ilkel mola yerleri bile modern kalıyor. Üstelik temizlik anlayışları da farklılık gösteriyor. Biz buralarda bir şey yiyemeyeceğimiz için yanımıza üçgen peynir almıştık, mola verilen yerlerde tandır ekmeği pişiriyorlar, karnımızı bu şekilde doyurduk.
Taftan finans merkezi

Taftan çarşının orta yerinde derme çatma, kulübemsi bölmeler dikkatimiz çekti. Her bölmenin önünde yere oturmuş kişiler vardı ve bu kişilerin önü para doluydu. Şimdiye değin gördüğüm en ilginç döviz bürosuydu. Düşünün çölün orta yerinde binlerce lira el değiştiriyor.
Taftan çölünde yol bilgisi veren tabelalar görülmeye değerdi. Yol kenarlarında yüzeyi beyaz, kenarları mavi boyalı taşların üstüne km bilgisi yazılmıştı. Quetta’ya giden otoyola gelinceye kadar da bu taşlar devam etti, otoyolla birlikte tabelalar başladı. Pakistan 1947 yılına kadar Hindistan bir parçasıydı, dolayısı ile İngiliz sömürgesiydi. Bu dönemden geriye geniş demiryolu ağları ve soldan işleyen trafik kalmış. Başlangıçta soldan ilerleyen trafik garip geliyor, bir süre sonra alışıyorsunuz.
            Sanırım belirtmeyi unuttum, Pakistan’da turist kadınların başını kapatması zorunlu değil, ancak uzun palto giyilmesini tavsiye ederim. Bir başka önemli nokta da Taftan’da sokaklarda hiç kadın görmedim, otobüse bininceye kadar.

1 yorum: