Trenimizin 4 saat rötar yapması sonucu 14.30 da Mogolsaray’a geldik. Jack’le ayrı yerlerde kalacağımız için, yeniden görüşmek dileğiyle vedalaştık. Trenden indiğimizde, turizm şirketinde söyledikleri gibi, adımızın yazılı olduğu bir kartla bizi bekleyen görevliyi gördük. Bekleyen taksiyle yarım saatlik bir yolculuktan sonra, 2 gece kalacağımız otele geldik. Bizi otele getiren görevli, istersek bir rikşa ayarlayacağını, sürücünün gün boyunca bizimle olacağını söyledi. Günlük 300 rupiye araçla anlaştık. Otelde bir süre dinlendikten sonra, bizi bekleyen motorlu rikşaya binerek Ganj Nehrinin kapılarından biri olan Main Gath’a geldik.
|
Varanasi sokakları |
Varanasi (Benares); Uttarpradeş Eyaletinin, 2500 yıl önce kutsal Ganj Nehrinin kenarında kurulmuş, Tanrı Şiva’nın kenti. Aynı zamanda Hinduların hac kentlerinden biri. Nehrin kenarına Gath adı verilen merdivenlerle iniliyor. Bu merdivenler Muson yağmurları döneminde yükselen nehirde yıkanma ve ölü yakma törenlerinin devam etmesini sağlıyor, yükselen suların şehre girmesine de engelliyor. Öldükten sonra ruhun yeniden doğduğuna inanan Hindular için, Varanasi’de ölmek ve yakılmak ruhun yeniden dünyaya gelmesine engel oluyormuş. Özellikle kimsesizler ölümü beklemek için buraya geliyorlarmış. Bu nedenle merdiven kenarları dilenen yaşlılarla dolu.
|
Main Gath |
|
İlahiler okuyan hacı grubu |
Benares(Varanasi) inanılmaz kalabalık. Ölümü beklemek için gelen kimsesizler, ölülerinin küllerini Ganj Nehrine atmak için gelenler, dilenciler, turistler, satıcılar, hacı olmak için gelen Hindular, hippiler, müthiş bir kalabalık var. Yol kenarlarında kaldırım yok, bu nedenle araçlar ve insanlar iç içe. Araçlar sürekli olarak korna çaldıkları için de gürültü inanılmaz düzeyde (araçların arkasında “lütfen korna çalın” yazıyor). Yolda herhangi birine çarpmadan yürümek neredeyse olanaksız.
|
Varanasi'deki Gath'lardan günlük görüntü |
Kutsal Ganj nehrine inen yüzlerce Gath var. Her birinin kenarında yıkanan, çamaşır yıkayan insanları görebiliyorsunuz. Ayrıca kutsal Sadular(kutsal metinleri bilen kutsal kişilikler), turistler, ibadet etmeye gelmiş kişiler, rahipler ve tabi dokunulmaz hayvanlar kalabalığı oluşturuyor (yüzlerce kişiden söz ediyorum).
|
Oturan Sadu'lar |
|
Sadu (kutsal metinleri bilen kutsal kişi) |
Ganj Nehri tanrısı Ganga’yı selamlamak için, sabah ve akşam tören düzenleniyor. Sabah töreni 06.30 da (çok erken saatte) yapılıyormuş bu nedenle gitmedik. Akşam 18.00 de (hava bu saatte kararmaya başladığı için), Ganga’ya saygıyı ifade etmek için yapılan Ganga-Aarti töreni bir görsel şölen.
Birkaç tane Gath’da Aarti töreni yapılıyor. Tören öncesi görevliler gerekli düzenlemeyi yapıyorlar. Ses tesisatının kurulması, çanların iplerinin kontrol edilmesi, sembolik araçların (çan, mum, tütsülük, taze çiçek, deniz kabuğu) yerleştirilmesi, vs. Tören bir Hindu asramında eğitim görmekte olan rahip adayı gençler tarafından yapılıyor. Tören Ganga tapınağında çanların çalmasıyla başlıyor. Bir süre çanlar çalındıktan sonra ortadaki bölümde oturan ilahi grubu canlı olarak dini müzik yapmaya başlıyor. Töreni izlemek için orada bulunanlar da bu ilahilere katılıyorlar. Genç rahipler tören boyunca senkronize olarak belirlenmiş, sembolik hareketleri yapıyor, sırayla önlerinde bulunan araçları kullanıyorlar. Ortalık ses ve tütsü kokusu ile kaplanıyor. Ganga-Aarti törenleri 365 gün her akşam tekrarlanıyor, tabi sabahki törenlerde öyle.
|
Ganga-Aarti töreni
|
Bu arada çiçeklerle süslenmiş mumlar satan satıcılar yanınıza geliyorlar. Bu mumlardan birini dilek dileyerek yakıyor ve Ganj nehrine bırakıyorsunuz. Eğer mumunuz sönmeden ilerlerse dileğiniz gerçek oluyormuş. Zavallı Ganj Nehri seni bir de böyle kirletiyorlar. Düşünün her akşam yüzlerce mum nehrin üzerine bırakılıyor. Hindistan’da çok sık elektrik kesintisi yaşanıyor. Bu nedenle birçok işletme jeneratör bulunduruyor. Akşam vakti sokaklar karanlık olmasına rağmen trafik hiçbir şekilde aksamadan ilerliyor. Hindistan’ın (diğer birçok şeyde olduğu gibi) kendine özgü ilerleyen trafiği var ve buradaki sürücülerin yanında kendimi yetersiz hissettim. Bir daha İstanbul’un trafiğinden şikayet etmeyeceğim.
|
Sohbet her yerde güzeldir |
Ganj (Ganga) Nehri kıyıları yıkananlar, çamaşır yıkayanlar, kişisel temizliğin yapanlarla dolu. Etrafta rahatça gezinen inekler, köpekler, maymunlar, çocuklar, dilenciler karmaşa ve renkliliği oluşturuyorlar. Birçok kişi çamaşırlarını yıkıyor, hemen oracıkta merdivenlere serip kurutuyor, sonra toparlayıp gidiyor. Nehrin kenarında sıralanmış binlerce yıldır ayakta duran yapılarda maymunlar duvarlara tırmanıyor, güneşte birbirlerinin bitlerini temizliyorlar.
|
Ganga kıyısında yıkananlar |
Ganj Nehrine inen Gath’lardan birkaç tanesi de ölü yakma merkezi (burning gath) olarak kullanılıyor. Hindu geleneğinde ölüler yakılıyor külleri kutsal nehre atılıyor. Elektrikli modern bir krematoryumda varmış, bunu daha modern kişiler tercih ediyormuş. Ancak birçok kişi geleneksel yöntemi, odun atşei ile yakmayı tercih ediyormu. Ölü yakma töreni (antyesthi) oldukça masraflı bir iş. Bu nedenle Varanasi’deki Gathlarda bu iş için çalışan yüzlerce kişi var. Bir bedenin yanması için 150 kg odun ve başka bir takım gereçler gerekiyormuş. Özellikle bu Gath’ların girişinde gerekli gereçleri satan dükkanlar, yakma işleminin gerçekleştirildiği yerde de oduncular bulunuyor.
|
Çamaşırlar kuruyor |
Ölü yakma töreni bir takım törensel davranışlardan oluşuyor. Ritüelin bir sıralaması var. Ölen kişi evinde yıkanıp, giydirildikten sonra bambudan yapılmış bir sedye üstünde, sarı yaldızlı kumaşlara sarılmış ve çiçeklerle süslenmiş olarak yakma işleminin yapılacağı yere getiriliyor ve tütsüler yakılıp sedyenin sol üst, sağ alt köşesine bu tütsüler yerleştiriliyor. Tütsüler yanıp bittikten sonra ölü bedeni Ganj nehrine bir kez daldırılıp, sembolik olarak yıkanıyor, kutsanıyor, bir süre bekletiliyor. Bu sırada bedene ateşi verecek olan kişinin saçları başının arka üst ortasında bir tutam saç kalacak şekilde kazınıyor, beyaz geleneksel giysisini giyiyor (ölen kişi baba ise büyük oğlu, anne ise küçük oğlu, kadın ise eşi). Bu sırada odun kütükleri üst üste yığılarak arasına yakmayı hızlandıracak talaş vs serpiliyor. Bekleme süresi bitiminde ölünün bedeni bu kütüklerin üstüne konulup, üstüne sandal ağacı kırpıntıları atılıp, kütükler, odun parçaları yerleştiriliyor. Daha sonra ölüyü yakacak kişi elindeki kutsal ateşle bedenin etrafında 5 kez dönüyor (bu dönüşler 5 elementi-ateş, su, toprak, hava ve ruh-simgeliyor), ayakucundan ateşi vererek yakma işlemini başlatıyor. Odunla yakma işleminde kadınların kalça kemik bölümü, erkeklerin göğüs kafesi yanmıyormuş. Yanma işlemi bittikten sonra geriye kalan bu bölüm bedeni ateşe veren kişi tarafından, soğuduktan sonra kalan küller de görevliler tarafından toplanıp Ganj Nehrine atılıyor.
|
Ölü yakma işlemi (antyesthi) |
Hindu geleneğine göre, ölen bedenin yakılması gerekse de çocuklar, hamileyken ölen kadınlar, cüzzamlılar, yılan sokması sonucu ölenler ve hayvanlar yakılmıyor, doğrudan nehre atılıyormuş. Nehrin karşı tarafında bol miktarda iskeletler bulunuyor, yakılmadan atılan bedenler de şişerek bazen su yüzeyine çıkıyormuş. Görevliler tarafından bunların nehirde ilerlemesi sağlanıyormuş.
Yakma işleminin ve yakındaki binalarda ölümü bekleyen kimsesiz yaşlıların fotoğrafının çekilmesi yasakmış. Tekne ile nehirden geçenlerin, gizlice çektikleri filmleri youtube’da bulabilirsiniz. Ayrıca “Baraka” adlı sözsüz belgesel filmde de antyesthi ritüelini ayrıntılı görebilirsiniz. Uzaktan bir fotoğraf çektim elbette ancak çok anlaşılır şekilde değil.
|
Güleç yüzlü Sadu |
|
Yazıda söyleneni yapıyorlar |
|
Varanasi'den genel bir görüntü |
Ganj Nehri kıyısındaki bir başka yakma Gath'ına bir çocuk bedeni getirildi, tekne ile nehre açıldılar, nehrin ortalarına geldiklerinde bedeni sonsuzluğa götürecek kişi tarafından doğrudan nehre atıldı. Bunu görmeyi beklemediğimiz için ilginç oldu ve eylemde ritüel uygulanmadığını da gördük böylece.
Ganj Nehri üstünde tekne ile gezinti yapmak ve törenleri nehirden izlemek mümkün. Sabah ve akşam nehrin üstü teknelerle dolu oluyor. Çevredeki çöpleri, hayvan dışkılarının görüntülerini içinize sindirmek zorundasınız elbette. Pislikten midem arada sırada bulansa da Hindistan'a gidip burayı görmemek olmaz elbette.
|
Tapınağın çanları durmaksızın çalıyor |
Varansi’de birçok lokanta var ama görüntüleri içimize sinmediği için özellikle turistlerin gittiği, altı fast food üstü lokanta olan bir yer bulduk ve orada yemek yedik. Farklı yemeklerde vardı elbette ama biraz tutucu davranıp, ne olduğunu bildiğimiz bir çeşit mercimek çorbası olan “dal fried, paneer pakorası ve tavuklu biryani yemeyi tercih ettik. 2 kişi bu yemeklere kola ve zencefil çayı dahil 320 rupi ödedik. Akşam geri dönerken Jack’la karşılaştık, vedalaştık. Yarın yolculuk Kajuraho’ya doğru.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder